UNFPA’nin Dünya Nüfus Günü'nde yaptığı duyuruya göre; 15 Kasım 2022'de dünya nüfusunun 8 milyara ulaşması bekleniyor.
Haberin detayları için https://www.diken.com.tr/covid-19-sebebiyle-cocuk-asilama-oraninda-son-30-yilin-en-buyuk-dususu-kaydedildi/
Dünyada milyonlarca çocuk, evde, okulda ya da sanal ortamda cinsel şiddet ve istismara maruz kalıyor. Öyle ki Dünya Sağlık Örgütü’nün 2020 raporu, 2-17 yaşları arasında 1 milyara yakın çocuğun 2019’da fiziksel, cinsel veya duygusal şiddet gördüğünü ortaya koyuyor. Türkiye’de de Adalet Bakanlığı’nın yayımladığı 2021 yılına ait adli istatistiklere göre cinsel dokunulmazlığa karşı 127.297 suç işlenirken bunların 44.880’ini yani yüzde 35’ini çocuklara yönelik cinsel istismar suçu oluşturdu. Çocuğa yönelik artan cinsel istismar vakalarının önüne geçilebileceği konusunda birçok bilgiye ulaşılabiliyor. Çözüm yolunun başlarında çocuklara yönelik cinsel eğitimlerin gerçekleştirilmesi konusu öne çıkıyor.
Koruyucu aile hizmeti, herhangi bir sebepten ötürü biyolojik ailesinin yanında kalması mümkün olmayan çocukların, uzun veya kısa süreli olarak, ücretli veya gönüllü statüde, devlet denetiminde, aileler tarafından kendi aile ortamlarında bakılması ve yetiştirilmesidir.
Üreme Sağlığı kavramı ilk olarak Kahire'de 1994 yılında yapılan Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı’nda(ICPD) tanımlanırken üreme haklarının, bireylerin ve çiftlerin, çocuklarının sayısı ve aralığına özgür ve sorumlu olarak karar vermeleri ve bunu sağlayabilmek için gerekli bilgiye sahip olabilmeleri, en yüksek kalitede üreme ve cinsel sağlık standartlarına ulaşabilmeleri, şiddet, baskı ve ayrımcılık olmaksızın kararlarını verebilmeleri ve özellikle adolesan dönemden başlayarak yaşlılık dönemi de dahil üreme sağlığı hizmetlerinden yararlanma haklarının, insan hakları kapsamında ele alınması gereği vurgulanmıştır.
Çocuklar interneti giderek daha fazla kullanmaya başlıyorlar. Konuşma öncesi dönemindeki çok küçük çocuklar bile çevrimiçi risklere giderek daha fazla maruz kalıyorlar. Bu riskler, çocuklara çocuk dostu Kiko ve Binben'in “altın kurallarını” mümkün olduğunca erken öğreterek önlenebilir!