A - Yeni Doğan Sağlığı ve Erken Çocukluk Gelişimi

Sağlık

 

En yüksek sağlık standardına ulaşma hakkı en temel insan haklarından biridir. Sağlık hakkı, insan hakları uygulamalarının, özellikle yaşam hakkının temelidir ve beslenme, barınma, çalışma, temel eğitim alma, ayırımcılığa uğramama, eşitlik ve hastalıklardan korunma ve insan onuruna saygıya dayanır. Aynı zamanda, mahremiyet ve aile içinde yaşam hakkı, bilgiye ulaşılabilirlik ve derneklerin, meclislerin ve toplumsal hareketlerin bağımsızlığı ile ilişkilidir.

Sağlık hakkı Uluslararası Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi madde 12 paragraf 1 ile garanti altına alınmış olmasına rağmen içsel veya dışsal pek çok faktör bu hakkı engellemektedir. Sağlıksızlık kötü yaşam koşullarının hem sonucu hem de nedenidir. Sağlıksız ve kirli çevre, güvenli olmayan içme suyu ve yetersiz beslenmenin doğrudan bir sonucudur. Nüfusun belirli grupları diğerlerine göre daha fazla risk altındadır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle, sağlık hizmetlerine erişim yetersizliğinden özellikle kadın ve kızlar etkilenmektedir.

Sağlık hakkı, genel ekonomik durumdan, devletlerin ekonomik gelişmelerinden ve bölgelerarası / kırsal-kentsel farklılıklardan da etkilenmektedir. Sağlık hakkı doğal ve insan-kaynaklı afetlerden de etkilenebilir. Ayrıca, ticari ve finansal anlaşmalar da sağlık hakkı üzerinde olumsuz etkide bulunabilir. Bu bağlamda, sadece devletler değil üçüncü tarafların da sağlık hakkının tam olarak uygulanması önündeki engelleri kaldırmada sorumluluğu bulunmaktadır. Nitelikli sağlık personeli, topluma yönelik sağlık hizmetlerinin etkisini arttıracaktır.

Çocuklar, fiziksel ve zihinsel gelişimlerinin aşamaları ile ilişkili olan ve kendilerini savunmasız kılan sağlık sorunları, özellikle yetersiz beslenme ve bulaşıcı hastalıklar ile ergenlik döneminde cinsel sağlık üreme sağlığı ve ruh sağlığı sorunları ile karşı karşıyadırlar.

Çocukluk çağı ölümlerinin çoğu, akut solunum yolu enfeksiyonları, ishalli hastalıklar, kızamık, sıtma ve beslenme bozuklukları gibi nedenlerle gerçekleşmektedir. Bu bağlamda, Uluslararası Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi ve Uluslararası Çocuk Haklarına dair Sözleşme Devletlerin bebek ve çocuk ölümlerinin azaltılması, hastalıklar ve beslenme bozuklukları ile mücadele etme yükümlülüğünü vurgulamaktadır.

Sağlık ile ilgili olarak, Devletler, örneğin, mevzuat veya üçüncü taraflarca sağlanan sağlık hizmetlerine eşit erişimin sağlanması gibi diğer tedbirleri de benimsemelidir. Ayrıca, toplumdaki diğer aktörlerin de -bireyler, hükümet kuruluşları, sivil toplum örgütleri, sağlık profesyonelleri ve iş dünyası- insan haklarının geliştirilmesi ve korunmasında sorumlulukları vardır.

Hükümetler ve sağlık profesyonelleri ayrımcı olmayan bir şekilde tüm çocukların ve ergenlerin tedavilerini gerçekleştirmelidir. Bu, genellikle çocuklar ve genç kızlar ile adolesan kızlar gibi sağlık dahil birçok hizmete erişemeyen özel grupların ihtiyaçlarına ve haklarına dikkat etmek anlamına gelir. Özellikle, kız çocukların yeterli beslenme, güvenli çevre, fiziksel ve ruhsal sağlık hizmetlerine eşit erişimi sağlanmalıdır. Erken evlilik gibi çoğunlukla kızların sağlığını etkileyen zararlı geleneksel uygulamalar, ve erkek tercihli besleme ve bakımı ortadan kaldırmak için uygun önlemler alınmalıdır.

Çocukların gelişimi, psikososyal ve biyolojik faktörler ve genetik mirastan etkilenir. Yoksulluk ve ona eşlik eden sorunlar önemli risk faktörleridir. Yaşamsal gelişim için yaşamın ilk birkaç yılı özellikle önemlidir. Bu dönemde özellikle beyin ve beyindeki iletim sistemi hızla gelişir. Bu gelişim farklı zamanlarda ve birbirini tamamlayacak şekilde sürer ve beyinin yapısal ve fonksiyonel kapasitesini etkiler.

Bebeklik ve erken çocukluk döneminde yeterli beslenme çocuğun tüm fonksiyonlarının gelişmesi için temeldir. Doğumdan itibaren ilk iki yıl optimal büyüme, sağlık ve davranışsal gelişim için kritik dönemdir.

Bu nedenle, UÇM, Sağlık Bakanlığı, üniversiteler ve özel sektör işbirliğinde başlattığı “Aile Hekimleri ve Aile Sağlığı Elemanları için Sürekli Pediatri Eğitimi” programını 2013 yılı boyunca da sürdürmüştür. 2012 yılında Ankara, İstanbul, İzmir ve Gaziantep illerinde 6 seminer ile 848 aile sağlığı merkezi çalışanına ulaşılmıştır. Programın 2013 yılı teması “Bebek ve Çocuk Beslenmesi, Bağışıklama, Ateş ve Çocuk İstismarı” olarak belirlenmiştir. Birer günlük seminerler Ankara, Kayseri, Mersin, Konya, Diyarbakır, Şanlıurfa ve İstanbul’da gerçekleştirilmiştir. Toplam 7 seminer ile 2013 yılında 1.058 aile sağlığı merkezi çalışanına ulaşılmıştır.

UÇM, ayrıca, 25-26 Ekim 2013 tarihlerinde Antalya’da gerçekleştirilen “Birinci Aile Sağlığı Elemanları Kongresi”nin Bilimsel Programının hazırlanmasını desteklemiş ve kongreye konuşmacı sağlamıştır.

“Aile Hekimleri ve Aile Sağlığı Elemanları için Sürekli Pediatri Eğitimi” programı 2014 yılı boyunca da sürdürmüştür. “Bebek ve Çocuk Beslenmesi, Bağışıklama, Ateş ve Çocuk İstismarı” temalı program Adana, Mardin, Batman, Manisa, Kars ve Kocaeli’nde birer günlük seminer olarak gerçekleştirilmiştir.

Toplam 6 seminer ile 2014 yılında 1.306 aile sağlığı merkezi çalışanına ulaşılmıştır.

Dokümanlar